Şanlıurfa, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın gözbebeği haline gelmeye devam ediyor! Taş Tepeler Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Necmi Karul’dan aldığı davetin ardından kente gelen Milliyet gazetesi yazarı Salim Uzun, Şanlıurfa’nın gizemli taş tepelerini ve dünya tarihini şekillendiren Göbeklitepe ile Karahantepe’yi keşfe çıktı!
Yayımlanan üç bölümlük yazı dizisinde, arkeolojik kazıların küresel ilgi odağına dönüşen bu bölgelere dair çarpıcı detayları paylaşan Uzun, Göbeklitepe’nin "tarihin sıfır noktası" olarak kabul edilen önemi ve Karahantepe’nin dünyayı etkileyecek yeni keşiflere kapı araladığını vurguladı.
Şanlıurfa’nın tarihi zenginliklerine hayran kalan Salim Uzun, "Gidin, görün, pişman olmazsınız!" diyerek okuyucularını bölgenin büyüsüne davet etti. Ancak Uzun, Göbeklitepe'deki eşsiz bulgulara olan ilgisini dile getirirken, hediyelik eşya mağazalarındaki dudak uçuklatan fiyatlara da değinmeden geçemedi.
İşte Milliyet’ten Salim Uzun’un Şanlıurfa’ya dair 3 serilik yazı dizisi ise şöyle
1.YAZISI: DÜNYANIN GÖZÜ ‘TAŞ TEPELER’DE
DÜNYA tarihi açısından kritik öneme sahip Göbeklitepe, Karahantepe kazılarıyla ilgili bugüne kadar çok sayıda haber yaptım. Ama kazıların yapıldığı bölgeyi hiç görmemiştim.
Şanlıurfa’da, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği, İstanbul Üniversitesi ve Harran Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen ‘Dünya Neolitik Kongresi’ bu eksikliğimi gidermek için fırsat oldu.
Taş Tepeler Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Necmi Karul’dan davet alınca hiç düşünmeden düştüm yollara. Kongre açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve THY Yönetim Kurulu üyesi Fatmanur Altun da katıldı. Bakan Bey, kongrenin, Neolitik döneme ilişkin bulguların küresel ölçekte tartışılmasını sağlayacak ilk bilimsel toplantı olduğunu söyledi. ‘Küresellik’ tespitinin ne kadar doğru olduğunu, kongrenin ikinci gününde anladım. Çünkü kongrenin yapıldığı salon, bilim insanları tarafından hınca hınç doldurulmuştu. Dile kolay, 63 ülke ve 486 uluslararası kurumu temsilen, Neolitik konusunda uzman yaklaşık 1000 akademisyen bu kongreyi izliyordu. Tüm program, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. O yoğunlukta bir fırsatını bulup Necmi Hocayla bir araya geldik hem kongreyi hem de Taş Tepeler’in yükselen yıldızı Karahantepe’yi konuştuk. İşte, kısa sohbetimizin detayları:
Kazı Alanları Gezilecek
“Bu kadar fazla akademisyeni bir araya getirmek ciddi bir başarı. Taş Tepeler Projesi dünyada çok ciddi bir merak uyandırdı. Biz de kongreye katılan tüm katılımcıları kazı alanlarına götüreceğiz. Böylece kendi çalışmalarımızı başka bir açıdan, başka bir perspektiften görme fırsatı yakalayacağız.
Akın Akın Geliyorlar
Kazı alanlarımızda çevre düzenlemesi ve erişim kolaylığı sağlandı. Aynı zamanda Karahantepe’de geçici karşılama merkezi de oluşturuldu. Karahantepe’ye inanılmaz bir ziyaretçi akını var. Şu tarih itibariyle günlük ziyaretçi sayısı 1500’e kadar ulaşıyor. 2025 yılında Karahantepe’ye koruma çatısı yapılacak. Aynı zamanda bir araştırma merkezi kurulacak. Elimizden geldiğince peyzajın, arkeolojik alanın önüne geçmeyen, kazının genişlemesiyle eklenebilir nitelikte bir çatı yapmaya çalışacağız.”
Ekipten Tarihi Görev
Necmi Hoca ve ekibi, Neolitik yerleşimler konusunda Göbeklitepe, Karahantepe, Sayburç gibi 12yerleşimi kapsayan ‘Taş Tepeler’ gibi özel bir projeyi hayata geçirmekle kalmadı, elde ettiği tüm verileri dünya ile paylaşarak arkeoloji biliminin gelişimi adına tarihi bir görevi yerine getirdi.
Eminim ki bu kongre sonunda ortaya çıkacak sonuçlar, insanlık tarihi açısından yeni ipuçları bulunmasına paha biçilemez bir katkı sunacak.
2. YAZISI: TARİHİN SIFIR NOKTASINDA ZAMAN YOLCULUĞU...
12 bin yıllık geçmişiyle ‘tarihin sıfır noktası’ olarak kabul edilen ‘Göbeklitepe’yi gezmek, adeta zaman yolculuğu yapmak gibiydi. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren ve ünü sınırları aşan Göbeklitepe, dünyanın buluştuğu bir nokta haline gelmiş. Yanlış anlaşılmasın, Göbeklitepe sadece uzmanları kendisine çekmiyor. Eğitimli, eğitimsiz herkes bu alanın gizemini merak ediyor, merak bir süre sonra hayranlığa dönüşüyor. Elbette, bu yazıda uzun uzun Göbeklitepe tarihi anlatacak değilim.
O işi zaten bilim insanları yapıyor. Ben ise küçük notlarla deneyimlerimi paylaşacağım.
Dedim ya, Göbeklitepe ilgisi çığ gibi büyümüş. İlgi büyümüş ama ne yerel yönetim ne de Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü bu yükün altında kalmamış.
Neden bu yorumu yaptım, hemen anlatayım… Göbeklitepe, Şanlıurfa merkeze yaklaşık 22 kilometre uzaklıkta. Merkezden, Göbeklitepe Örenyeri’ne kadar jilet gibi yollar yapılmış. Karşılama merkezi deseniz adeta çiçek gibi. Kafeteryalar, dinlenme ve sergileme alanları çok iyi planlanmış.
Özellikle sergileme alanına parantez açmak lazım. Kazı alanına gitmeden önce mutlaka buraya uğramalısınız. Çünkü bu alanda Göbeklitepe’yle ilgili yazılı ve görsel bir şölen var. 3 boyutlu videolar, ışık ve ses gösterileri, alandaki eserlerin replikaları… Kazı alanına ise özel servislerle birkaç dakikada ulaşabiliyorsunuz. Servisten indikten sonra, tüm kazı alanını ayağınız toza, toprağa değmeden ahşap bir yolu takip ederek geziyorsunuz.
Elbette ki alanı rehberle gezmenizi tavsiye ederim ancak yapılar önündeki bilgilendirme tabelalarının da son derece anlaşılır hazırlandığını söylemem lazım.
Gezi, fotoğraf çekimiyle birlikte yaklaşık 40 dakika sürüyor.
Zihninizde kalan etki ise çok uzun süre devam ediyor.
Şu da çok önemli bir gerçek; arkeolojik eserleri gün yüzüne çıkarmak kadar, doğru sergilemek ve korumak da önemli.
İşte bu bütünlüğün çok güzel bir örneğini Göbeklitepe’de gördüğüm için çok mutluyum.
O yüzden başta Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Birol İnceciköz olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
3. YAZISI: “GİDİN, GÖRÜN PİŞMAN OLMAZSINIZ”
Şanlıurfa’daki son durağım Karahantepe oldu… Burası da Göbeklitepe gibi çok özel bir bölge.
Hatta ve hatta, yapılan son çalışmalar, Karahantepe’nin Göbeklitepe’den bile daha erken bir dönemi kapsayabileceğine işaret ediyormuş. Bu tespit, bölgeye yönelik ilgiyi günden güne artırmış.
Karahantepe’yi gezerken kazı başkanı yardımcısı Ender Barın ekibimize eşlik etti.
Ender Bey, 10 yıldır Karahantepe’de görev yapıyormuş. Son derece tecrübeli bir arkeolog.
Ender Bey, Nevali Çori ve Göbeklitepe’de olduğu gibi Karahantepe’de de benzer bir yerleşim planı bulunduğunu söyledi. Bugüne kadar 250’ye yakın “T” şeklinde dikilitaş gün ışığına çıkarılmış
Geziler Şimdilik Ücretsiz
Karahantepe henüz ören yeri olarak hizmet vermiyor. Buna rağmen bölge, kontrollü ve sınırlı olarak ziyarete açılmış. Hatta karşılama merkezi bile kurulmuş. Yani anlayacağınız, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Karahantepe’yi merak eden, gezmek isteyen yerli-yabancı kimseyi geri çevirmiyor. Bu tür iyi niyetli yaklaşımların kültüre, sanata katkısının olduğunu düşünüyorum.
Sözün özü de şu: Taş Tepeler Projesi, sadece Türkiye için değil dünya için paha biçilmez bir çalışma.
Bu projenin sonucunu görmeye belki bizim ömrümüz yetmez ama insanlık, bu topraklardan çok şey öğrenmeye devam edecek…
Bu fiyatları kim belirliyor?
Dünkü yazımda atlamışım. Göbeklitepe hediyelik eşya mağazasında fiyatlar resmen uçmuş.
Açık açık insanlara “Sakın bir şey almayın” diyorlar. Fiyat listesi neye göre belirlendi bilmiyorum ama bu anlayışla kimseye bir şey satamazsınız. O yüzden “Göbeklitepe’ye gittin ve hatıra getirmedin mi” diye soranlara fiyat etiketlerini gösterip sıyrılmaya çalışıyorum.