Yerel yönetimlerde sivil toplumun katılımı, demokrasinin temellerini sağlamlaştıran en önemli unsurlardan biridir. Kent Konseyi, halkın karar alma süreçlerine katılmasını teşvik etmek ve yerel yönetimle vatandaş arasında bir köprü kurmak amacıyla ortaya çıkmış önemli bir yapıdır. Fakat Şanlıurfa Kent Konseyi, son dönemde çeşitli tartışmaların odağında. Kent konseylerinin özünde bağımsızlık ve şeffaflık gibi ilkeler yatar. Ancak Şanlıurfa Kent Konseyi, bu ilkelere ne kadar sahip? Bu soruların cevabını ararken, Şanlıurfa'nın yerel yönetim anlayışını da gözden geçirmek gerekiyor.
Öncelikle bir sivil toplum kuruluşu, özellikle de bir kent konseyinin bağımsız olması gerektiği bir gerçektir. Bağımsızlık, kararların ve uygulamaların herhangi bir siyasi ya da kurumsal baskıdan etkilenmeden sadece kent halkının yararına olması anlamına gelir. Ancak Şanlıurfa Kent Konseyi'nin bugüne kadar gösterdiği tavır, bağımsızlık açısından tartışmalı hale gelmiştir.
Kent Konseyi, Büyükşehir Belediyesi’nin onayına tabi liste seçimleriyle belirleniyor. Bir liste, Belediye Başkanı tarafından onaylanmadığı sürece seçilemiyor. Bu durum, konseyin bağımsızlık iddialarını çürütmektedir. Çünkü kent konseyinin çalışmaları, belediye başkanlarının izniyle şekillendiğinde, burada bağımsızlık değil, tam tersine bir tür kurumsal bağlantılılık söz konusudur.
Bir başka kritik konu da finansmandır. Şanlıurfa Kent Konseyi’nin giderleri hangi kurum tarafından karşılanıyor? Belediyenin destek verdiği, bütçe sağlayıp projeler düzenlediği bir yapının bağımsızlık iddiası çelişkili görünmektedir. Kent Konseyi, belediyeden bağımsız bir bütçeye sahip olmalı ki kentteki sorunları doğru bir şekilde ve objektif bir yaklaşımla dile getirebilsin. Eğer kent konseyinin maliyetleri belediye tarafından karşılanıyorsa, bunun da bağımsızlıkla bağdaşmadığını kabul etmek gerekir.
Kent Konseylerinin amacı, yerel yönetimle uyum içinde çalışmak olsa da, bu uyum bağımsız bir duruş sergileyen bir yapı içinde olmalıdır. Şanlıurfa Kent Konseyi’nin geçmişine bakıldığında, yerel yöneticilerle yakın ilişkiler içinde olduğunu görmekteyiz. Bu durum, konseyin kentteki önemli sorunlara dair çözüm önerileri sunmak yerine daha çok “arka bahçe” gibi hareket etmesine yol açmıştır. Yusuf Sabri Dişli dönemini saymazsak, Şanlıurfa Kent Konseyi'nin bugüne kadar Büyükşehir Belediye Başkanları ile herhangi bir ciddi çatışmaya girmemesi, bağımsızlık iddialarını sorgulatmaktadır.
Şanlıurfa Kent Konseyi’nin bugüne kadar başarılı olduğunu iddia etmek, ancak “bağımlı” olan kişilerin görüşlerine uygun bir yorum olacaktır. Bağımsızlık söz konusu değilse, bu başarı da tartışmalıdır. Çünkü başarı, ne kadar bağımsız bir şekilde hareket edilirse o kadar anlam kazanır. Kent konseylerinin görevlerinden biri, kamuoyunun dikkatini çeken ve yerel yönetimin doğru şekilde işlemesi için çözüm önerileri getirmektir. Ancak burada başarı, sadece belediyenin çıkarları doğrultusunda işlerlik kazanan projelerle ölçülürse, bu da gerçek anlamda bir başarı olarak kabul edilemez.
Şanlıurfa Kent Konseyi, gelecekte halkın gerçek çıkarlarını savunabilen, tam anlamıyla bağımsız bir yapıya kavuşmalı ve belediye ile olan ilişkiyi doğru şekilde dengelemesini bilmelidir. Bu şekilde, kentteki sorunların çözülmesine daha etkili katkılar sunabilir. Aksi takdirde, kent konseyinin başarılı olma iddiaları, sadece belediyenin politikaları doğrultusunda hareket etmekle sınırlı kalacaktır ve bu da gerçek bir başarı sayılmamalıdır. Bağımsızlık, bir kent konseyinin en önemli dayanağı olmalıdır, yoksa sadece yerel yönetimin gölgesinde yaşamaya devam edecektir.