Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ‘Enerji deposu’ olarak bilinen ve kış aylarında soğuk algınlığı ve kansızlığa karşı sık tüketilen üzüm pekmezi Şanlıurfa’da yapımına başlandı. Üzüm üreticileri hasattan kendilerine ayırdıkları üzümleri geleneksel yöntemle pekmez haline dönüştürüyor. Toplanıp yıkandıktan sonra makinelerde ezilen üzümden elde edilen şıra, odun ateşinde pekmez ya da helva haline geliyor.
Üzüm yetiştiriciliğiyle uğraşan çiftçiler, sonbaharın gelmesiyle köy ve mezralarda hummalı bir çalışma içerisine girerken, sonbahar rengini alan üzüm bağlarında ise buhar dumanları yükseliyor. Vatandaşlar sezonunun başlamasıyla birlikte bir yıl boyunca yetiştirdikleri üzümleri toplamak için sabahın ilk ışıklarıyla birlikte traktörlerle bağın yolunu tutuyor. Yoğun mesai harcayacak olan köylüler, gün boyu toplanan üzümleri sandıklara yerleştirildikten sonra, bağda ya da köye getirip burada hazırlanan çardak altında geleneksel yöntemlerle pekmez yapıyor.
Mahzen adı verilen bölümde kasalar içerisine konulan üzümler ezilerek suyu çıkarılıyor ve daha sonra büyük kazanlarda kaynatılarak elde edilen üzüm suyundan pekmez, pestil, kesme ve cevizli sucuk elde ediliyor.
Vatandaşlar, “Artık bağların eskisi gibi, ürün vermediğini, ama yine de gelenek haline gelmiş bağ bozumunu devam etmeye çalıştıklarını belirterek “Dedelerimizden, babalarımızdan bunu öğrendik. Zor ve zahmetli bir iş olmakla birlikte eğlenceli bir çalışma. Biz gidip üzümü bağdan getiriyoruz, kasaların içine koyup, ayaklarımızla ezerek şire dediğimiz üzüm suyunu elde ediyoruz, sonra şireyi büyük kazanlara koyup birkaç saat kaynatıyoruz, kaynattıktan sonra kazanın altındaki ateşi sündürerek, şireyi birkaç saat dinlendirmeye bırakıyoruz, dinlenen şire arıtılıyor, sonra büyük kazandan şireyi çıkararak daha küçük leğen dediğimiz kazanlara koyup burada tekrardan dört beş saat kaynatıldıktan sonra pekmez elde ediyoruz” dediler.